Her şey bitti derken - Katja Millay
Herkes sussun ve beni dinlesin.
Size muhteşem bir kitaptan bahsedeceğim ve bu yorumun sonunda siz kitabı almaya can atıyor olacaksınız. Sonrasında hemen alıp, başlayıp bitireceksiniz ve bana teşekkür edeceksiniz.
Teşekkürünüzü bana ilettiğinizde ise birlikte DREWWW, JOSHHH diye sayıklayacağız.
Kehanetim böyle...
Tür: Aşk, genç yetişkin, dram, çağdaş
Goodreads puanı: 4.46
Sayfa: 496
Seri: yok
Orijinal adı: The Sea of Tranquility
Bazen kurtuluş için aşkı seçmek gerekir...
Nastya tam 450 gündür konuşmuyorsa, gülmüyor ve ağlamıyorsa,
bir bildiği olmalı;
bazı günler sadece öfkesiyle ayakta durabiliyorsa,
bir umudu olmalı;
ayakları onu dönüp dolaşıp Josh’a götürüyorsa,
bir nedeni olmalı;
ve tam 450 gün sonra yeniden konuşmaya karar veriyorsa,
söyleyecekleri olmalı.
Josh hayatındaki herkesi teker teker kaybediyorsa,
bunun bir açıklaması olmalı;
etrafında görünmez bir güç kalkanıyla dolaşıyor, herkesten kaçıyorsa,
bir derdi olmalı;
ve kasabaya yeni gelen kıza Günışığım diyorsa,
bir sırrı olmalı.
Her Şey Bitti Derken, hayat denen yapbozun parçalarını bir arada tutan şeyin sevmek olduğunu bilenlerin, bir de günün en karanlık saatinde çıkagelip, “Her şey bitti demek için çok erken” diyecek bir günışığını bekleyenlerin hikâyesi.
“Baştan sona heyecan dolu, duygusal bir yolculuk. Benim için tartışmasız yılın en iyi kitabı.”
Colleen Hoover
“Çarpıcı bir ilk roman. Her Şey Bitti Derken yüreğimi çaldı, nefesimi kesti, canımı yaktı. Katja Millay’in lirik anlatımına kapılmamak imkânsız.”
Ann Aguirre
“Her Şey Bitti Derken, kitapların eğlendirmekten çok daha fazlasını yapabildiğini hatırlatan bir roman. Katja Millay’in sözcükleri duygularınızı saklandıkları yerden çıkaracak, zihninizi ele geçirecek ve sonunda ayrılmaz bir parçanız olup çıkacak.”
Tough Critic Book Reviews
Her Şey Bitti Derken'de hayata küsmüş bir oğlan ve kızın hikâyesini okuyoruz aslında. İçinde çok fazla kayıp var, üzüntü var, ama aynı zamanda kalbinizi ısıtacak arkadaşlıklar, yürekleri kocaman olan insanlar var. Her bir karaktere ayrı ayrı aşık olmamak imkansız. SEVECEKSİZ bu kitabı. Karakterleri de öyle. Canınız da yanacak elbette; her güzel hikâyede olduğu gibi.
Nastya 400+ gündür konuşmuyor. Siyah, varla yok arası kıyafetler giyiyor. İnsanlardan kaçıyor. Bir sırrı var, bir çığlığı.
John insanlardan kaçıyor. Hayattan da öyle. Drew'den başka arkadaşı yok. Sevdiklerini birer birer kaybediyor. Ölü bir kızla tanışıyor sonra: Bir gün Nastya garajına geliyor.
Nastya ailesinden, eski hayatından kaçıp bu yeni yere geliyor. Kendini bitkin düşürüp, başa çıkamadığı geçmişinden kaçmak için yaptığı koşulardan birinde kayboluyor ve tüm okulunun çekindiği bir karakter olan John'un garajının önünde buluyor kendisini. Önce aralarında sessizlik bir konuşma biçimi oluyor. Josh'un hem hobisi hem de işi olan marangozluk ile uğraşıyor, bağlanıyorlar. Josh bu evine yavaş yavaş yerleşen kız hakkında ne yapacağını bilemiyor elbette, ancak Drew'in annesinin ufak bir iteklemesiyle Josh bu kıza belki de verebileceği en güzel hediyeyi veriyor. Ait olacak bir yer...
"Ve o zaman anlıyorum, aslında bana verdiğinin bir sandalye olmadığını. Bu bir davet, bir hoş geldin karşılaması. Bana oturacak bir yer değil, ait olacak bir yer veriyor.
Josh ve Nastya önce birlikte olmayı, sonra da sevmeyi öğreniyorlar. En sonunda da bunu kabul etmeyi. Okunacak harika bir hikâye yazıyor Katja işte.
Her karakterin kendine has bir derinliği vardı, kimseden nefret edemiyorsunuz bu kitapta. Her karakter bu yüzden daha da bir gerçek oluyor zihninizde, kapı komşunuz aslında Josh. Drew'de okuldaki yakışıklı pislik... Abisinin hatalarını çeken bir kız kardeş, hayatın darbesini yemiş bir oğlan, insanların acımasızlığının yaralarını taşıyan bir kız... Hata yapan insanlar var bu kitapta, iyileşmeye çalışan.
..."Doğum günün kutlu olsun Günışığı," diyor.
"Elimin adam gibi iş görmesini diledim," diyorum, arabaya bindiğimizde. İlk ve en kayda değer dileğimdi bu.
"Bense bu akşam annemin burada olmasını diledim. Olmayacak bir şey, biliyorum, ama diledim işte," diyor omuz silkerek. Sonra da bana dönüp, beni benden alan mahcup bir gülücük atıyor.
"Onu bir daha görmek istemen çok doğal."
"Aslında onu görmeyi değil de, " diyor, gözlerinde on yedi yıldan daha derin bir bakışla, "onun seni görmesini diledim.
"Elimin adam gibi iş görmesini diledim," diyorum, arabaya bindiğimizde. İlk ve en kayda değer dileğimdi bu.
"Bense bu akşam annemin burada olmasını diledim. Olmayacak bir şey, biliyorum, ama diledim işte," diyor omuz silkerek. Sonra da bana dönüp, beni benden alan mahcup bir gülücük atıyor.
"Onu bir daha görmek istemen çok doğal."
"Aslında onu görmeyi değil de, " diyor, gözlerinde on yedi yıldan daha derin bir bakışla, "onun seni görmesini diledim.
Kısacık yaşlara sığmış kocaman hayatları var, içeride hem yaşlarından daha olgunlar hem de o çocukluk evresinde sıkışıp kalmışlar. Josh ve Nastya bir birine o kadar uygunlar ki. İçinizi ısıtıyor bu kitap. Her zaman bir umut olduğunun altını keçeli kalemle çiziyor.
En çok sevdiğim alıntıları yorumun içinde bulabilirsiniz. Size kitap hakkında çok fazla spoiler verip olayı bozmak istemiyorum. Ama bu kitabı okumazsanız pişman olursunuz. Bu senenin en iyilerine kesinlikle girecek bir kitap. Bir dolu karanlığın arasında, bir yuva bulan iki gencin hikâyesi. Ve sadece iki kişinin değil, Drew'in ve Nastya'nın ailesinin de yaşamlarının nasıl değiştiğine tanık oluyoruz. Sevmemek olanaksız. Adım adım işlenen, sıcak, komik, can yakan ve üzücü bir kitap Her Şey Bitti Derken. Kitabın adı da ip ucunu veriyor aslında, Her Şey bitmiyor. Ama öyle yakına geliyor ki!
"Beklenen derken, aslında bizim beklediğimiz de buydu galiba. Onu bekliyorum ben. Burada bekliyorum. Evde bekliyorum. Hayatımda bekliyorum.
Ve bu korkunç bir şey bu.
Ve bu korkunç bir şey bu.
Kitabın sonu da güzelliğiyle beni ayrı bir benden aldı ki sormayın. Drew'den hiç bahsetmedim ama şeytan tüyü olan pisliğin teki. Onu çok çok çok seviyorum. Nastya ile John'un birlikte susmaları, tartışmaları ara sıra çekişmeleri, Nastya'nın Josh'un tezgahına oturması, birlikte dilek dilemeleri... Öyle romantik anlamlı ve güzel ki! Sessizliğin bu kadar anlamlı olabilmesi!!! İki öküzün bir birini bulması da diye biliriz aslında. İkisinin de ayrı öküzlükler yaparak beni zıvanadan çıkardığı doğrudur. :D Kitabın sonunda siz de çıkacaksınız, ikisi de çok sinir hareketlerde bulunuyorlar çünkü! Ancak çok da kızamıyorsunuz, ne yaparlarsa kendilerine yapıyorlar!
0 yorum
Yorumlarınız benim için çok değerli, şimdiden teşekkürler!